8 Ocak 2015 Perşembe

İBBŞT’dan ‘Tiyatro Okulu’, ‘Atölyesi’ ? NESİ?

İBBŞT, ‘Ustalar Çırak Arıyor’ başlığı ile duyurdu. ‘Şehir Tiyatroları, ‘100. Yıl Darülbedayi Okulu’nu şehre kazandırmak’ için çalışmalara başlamış. ’4 aylık eğitimin sonunda Gençler (16 – 18 yaş) ve yetişkinler (18 - 35 yaş) olmak üzere iki gruptan seçilecek katılımcılara öğrencilerine katılımcı belgesi verecek’miş. Ben o duyuru yapıldığında çağrı başlığına itiraz etmiştim ve bir öneri yapmıştım ‘Usta Olacak Çıraklar Aranıyor’ daha doğru olur diye. Baştan beri İBBŞT’nın ‘okul’ açmasına karşı çıktım. Zaten 4 aylık eğitimin ‘okul’ statüsünde olmayacağı belli idi.  Onlar da vazgeçmişler şimdi ismini ‘100.Yıl Darülbedayi Atölyesi’ yapmışlar. Bu bir bilgisizliği de gösteriyor. ‘Okul açmak’ bir yasa meselesi.. ‘Yolda’ öğreniyorlar demek ki..  Ama ödenekli tiyatronun oyuncu yetiştirmek için ‘atölye’ açmasını doğru bulmadığımı belirtiyorum.






'Twit'te yazılı adresteki haber sonradan değiştirilmiş.



İBBŞT’nın kendi internet sayfasındaki açıklama şu:
Kurulduğu ilk günden bugüne dek bünyesinde barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar, tasarımcı yetiştirmeyi temel ilke olarak kabul eden Şehir Tiyatroları, ‘100. Yıl Darülbedayi Atölyesi”ni şehre kazandırıyor. Tiyatro sanatının farklı alanlarında çeşitli çalışmalar yürütmüş sanatçılar ile katılımcıları bir araya getirecek.

Hazırlıkları büyük bir hızla tamamlanarak eğitim vermeye uygun hale getirilen Kerem Yılmazer Sahnesi’nde başlayacak atölye için sınavla öğrenci alınacak. Alanında deneyimli eğitimciler tarafından oyunculuk, ses, nefes, dramaturji ve tiyatro tarihi gibi pek çok branşta eğitim verecek olan atölye 4 aylık eğitimin sonunda öğrencilerine katılımcı belgesi verecek. Gençler (14 – 18 yaş) ve yetişkinler (19 - 35 yaş) olmak üzere iki gruptan seçilecek katılımcıları belirlemek için 18 Ocak 2015’de yapılacak olan sınava tercih ettikleri bilinen bir tiradla katılması istenen adaylar, başvurularını kendilerini anlatan bir özgeçmişle 22 Aralık 2014 – 10 Ocak 2015 tarihleri arasında Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi’ne yapabilecek.
* Katılımcılara 4 aylık eğitim sonunda bir sertifika verilecek ve bu bir diploma olarak geçerli olmayacaktı.”

Doğrusunu isterseniz  ‘Kurulduğu ilk günden bugüne dek bünyesinde barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar, tasarımcı yetiştirmeyi temel ilke olarak kabul eden’ ifadesini nasıl okuyayım bilemedim. Bu ifadede ‘temel ilke kabul etmişliğe’ mi vurgu yapayım yoksa ‘Kurulduğu ilk günden bugüne dek bünyesinde barındırdığı kurs ve okullarla yeni oyuncu, yazar, tasarımcı yetiştirmeye’ mi?

İBBŞT’nın  ‘Kuruluş Amacı’ yine kurumun sayfasında şöyle açıklanmış:

İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatrosu, bir temel hak olarak Anayasanın güvence altına aldığı sanatın ve özellikle tiyatronun toplumsal görevine uygun olarak halkın kültürel üretiminin, çağdaş eğitiminin sanat düzeyi ve bilincinin yükseltilmesine katkıda bulunmak; bu katkıyı gerçekleştirmek için yerli ve yabancı tiyatro eserlerinin seçkin örneklerini seyircisine ulaştırmak, Türk Tiyatrosunun geleceğe yönelik yaratıcı atılımlarına önderlik etmek amacı ile kurulmuştur.

Çok zorlarsanız halktan oyuncu yetiştirmeyi de bir yerlere sıkıştırırsınız da doğru olur mu?

İBBŞT’nın kendi oyuncusunu yetiştirmiş olduğu, figüranlıktan GSY’ne yükselen oyuncusundan da bellidir. Muhsin Ertuğrul’un yerli oyun yazılsın diye kişileri  teşvik ettiği biliniyor. Ancak dünya İBBŞT’nın ‘kurulduğu gün’e benziyor mu? Bugün her köşe başında ‘oyuncu kursu’ var. Ortalık oyuncudan geçilmiyor. Dört  ay kurs alan, oyuncu kesiliyor başımıza.  Ayrıca konservatuarlar var. Türk Tiyatrosu’nda EKSİK olmayan bir şey ‘oyuncu kursları, atölyeleri’dir. İBBŞT’nın bu alana girmesi doğru değildir. Ayrıca da etik olarak yanlıştır. ‘Devletin sübvanse ettiği’(Bu Zihni Göktay'ın lâfıdır) bir kurum, asıl, devlet tarafından açılmış konservatuarların alanına giremez, girmemelidir. O zaman o kurumların oyuncu yetiştirmediği iması yapılmış olur. İBBŞT’nın bu imayı yapmaya hakkı yoktur. Ayrıca dört aylık bir kurstan sonra ellere tutuşturulan ‘sertifikalarla’ oyuncu ve ailelerine sahte umutlar dağıtmanın âlemi de yoktur ahlâki bir tarafı da. Oyunculuk dört ayda öğrenilecek bir iş  değildir. 

Ödenekli bir kurum bu anlama gelecek bir işe soyunmaz.

Eminim ki bazılarının aklından şu geçmektedir : ‘Darülbedayi ruhu kalmadı,  canlandırmak için bu atölyeler gerekli.’ İBBŞT’da Darülbedayi ruhu kaldı mı?  Ben bugünlerde Muhsin Ertuğrul’un çıkardığı ‘Perde ve Sahne’ sayılarını okuyorum. Tavsiye ederim okuyun, ’Darülbedayi ruhu’nu öğrenin. Ne amacı var bu atölyelerin? Bu ‘atölyeler’den çıkanları kadrona mı alacaksın? İşsizlere oyuncu mu dedirteceksin?  Yoksa yarım bilgiyle ‘hamları olmuş’ diye pazara mı sunacaksın?   Ama daha tehlikeli husus, ‘kendi oyuncumu, yönetmenimi,  yazarımı kendim yetiştireceğim’ anlayışıdır. Ödenekli bir kurum tiyatronun ve toplumun tüm renklerine yer vermek zorundadır.   Kaldı ki kendi kadrosuna alamadığı onlarca oyuncunun sorununu çözememişken İBBŞT’nın bu işe kalkışmasının akılla izah edilebilir bir yanı yoktur.

‘100.Yıl Darülbedayi Atölyesi’ne alınacaklar için bir sınav yapılacakmış. Bu sınav için İBBŞT, internet sayfasında çalışılıp gelinsin diye tiratlar ve oyun metinlerinin ‘pdf’ dosyalarını  vermiş. Sanki konservatuara seçim yapılıyor! (İBBŞT çok  ‘ciddi’ J)) İnşallah telif sorunu çıkmaz. Hamlet metninin başında şu not var ‘Telif sorunları ile ilgili yazarına başvurun’. (Olur J))    Ben oyun  metni istemiştim, vermediler. Şimdi metinler
İBBŞT sayfalarında. Git İBBŞT sayfasına  metin indir.

İBBŞT’nın yapması gereken bir şeyler vardır tabii ki. Dünya tiyatro mekânlarını öğrenmek, o mekânların imkânlarını, tekniklerini, çağdaş tiyatro dilini Türkiye’ye getirebilmektir. Toplumdaki farklılıkların barışmasına tiyatro yoluyla katkı vermektir. Farklı kültürlerin tiyatrosuna sahne açmaktır. Türk Tiyatrosu’nu uluslar arası alanda görünür kılmaktır.  Hiçbir şey yapamıyorsan seyirci yetiştirmekle başla.    Tatarcada bir söz vardır ‘Bilmez kızga tögerek örnek’ Kızın bildiği bir model varmış o da hep o modeli işlermiş. İBBŞT’nın yapacağı onca şey varken ‘oyuncu atölyesi’ni seçmesi bana onu hatırlattı.

Vizyonsuzluk benim içimi daraltıyor.


Melih Anık  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder