İki gün önce tanıştığım Taşçı Mustafa bu sabah yürürken
şehrin merkezinde bir sokakta karşıma çıktı. Eski süsü verilmiş yeni bir taş
evin önünde taş duvar örüyordu. Beni görünce yüzü güldü. Bu sefer elindeki
eldivenleri çıkarmadan elimi sıktı. İlk karşılaşmamızda dört defa tokalaşmıştık
ve her seferinde eldivenlerini çıkarmıştı. Şimdi anlıyorum ki o zaman bana
yabancı muamelesi yapmış ve benim kurallarıma(!) göre davranmıştı. Artık
buralıydım ve Mustafa buralı birine nasıl davranırsa öyle davranıyor.
"Dinlenecektin hani Mustafa Usta, gene işe
çıkmışsın?"
"Bırakmıyorlar ki.. "
"Ne kadar iş?
"On bir metre taş duvar yapacağım. Emekli maaş yetmiyor
ki."
Heyecanla anlattı:
"Araya bir sıra tuğla döşeyeceğim"
"Neden?"
"Senin bilmen lâzım."
"Ben unuttum sen söyle."
"Dışardan baktın mı güzel görünür."
"O kadar mı? Farklı sağlamlığı olan malzemeleri
birlikte kullanmamak lâzım"
"Ben döşerim müteahhit beğenmezse sökerim" dedi.
Koltuğumun altındaki gazeteleri gördü.
"Ne gazete okuyormuşsun bakalım" diye gazetelere
uzandı. Açtım gösterdim.
"Vay sen muhalifmişsin." dedi.
"Sen iktidarsın öyle mi?"
"Başkası var mı?" dedi. Sonra kendini
topladı "Olsun hepimiz insanız"
Beni teselli eder gibi bir hâli vardı. Hani kusurum varmış
da görmezden geliyormuş gibi.
"Hepsi
aynı" dedim. "Bak yaşlandık(geçen gün söylediği söze gönderme yaptım)
bugüne kadar hangisinden hayır geldi?"
"Öyle" dedi ama dudaktan.. İşine devam etti. Bir
taşı balyozuyla ikiye ayırdı.
"Ne taşı o?"
"Sen mühendissin bilmen lâzım" Geçen konuşmadan
hatırlıyor mesleğimi.
"Sen daha iyi bilirsin. Sen taşları okşuyorsun biz
baktık" dedim. Güldü.
"Granit, sağlam taştır." İkiye bölünen taşı okşadı.
"İstanbul'da yollarda döşeli idi. Söküp yerine kilitli
parke döşediler"
"Beton taş mı?
"Evet beton taş."
"Beton dağılır, granit gibi olur mu?"dedi.
"Sökülen granit taşların üstüne de birileri oturdu."
"Belediye'de mi çalıştın?"
"Hayır belediyelere iş yaptım"
Bir sessizlik oldu ben: "Bütün partiler aynı" dedim.
"Hepsi kendine çalışıyor"
Sustu. Sustuk. İşine devam etti.
"Hadi eyvallah, sana kolay gelsin" dedim.
"Eyvallah."
Taşçı Mustafa Usta yetmeyen emekli maaşının sebebini
düşünmüyor. Bir düşünse dedim içimden.
Melih Anık